Uganda ziyareti öncesi çalışma arkadaşlarımızdan Furkan Kurtça, Uganda topoğrafyası ve jeolojisine dair haritalar hazırlamıştı. Bu haritalardan Uganda’nın kuzey bölgesinde içilebilir suya erişim noktasında imkansızlıklar olduğunu tespit etmiştik. Bölgelere dair çalışmalarımızdan bir ön fikir edinmiş olduk. Çocukken televizyonlardan çokça duyduğumuz devlet başkanı İdi Amin’in ülkesine gitmenin heyecanını yaşıyoruz ve belki zamanımız ve imkanımız olursa Ekvator çizgisine uğramayı çok istiyoruz.
Uganda bir Doğu Afrika ülkesi ve denize kıyısı yok. Uganda 240 bin m² yüz ölçümüne sahip ve ülkede 33 milyon insan yaşıyor. İsmini, güneyde büyük bir kabile olan Buganga kabilesinden almış ve tabii İngiliz sömürgesi… Swahilice ve İngilizce en fazla konuşulan diller. Güneyinde Tanzanya ile arasında sınır olan ünlü Viktorya Gölü, kuzeyinde Güney Sudan, doğusunda Kenya, günaybatısında Ruanda, batısında ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti var.
Uganda bayrağının anlamına gelince… Bayrakta eşit genişlikte, yukarıdan aşağıya doğru 6 renkli şerit var. Siyah, sarı, kırmızı ve tekrar siyah, sarı, kırmızı şeritler hakim. Siyah şerit Afrika halkını, sarı renk güneşi, kırmızı renk ise Afrika insanının kardeşliğini ve kan rengini ifade ediyor. Bayrağın ortasındaki beyaz zemin içindeki turna kuşu ise Uganda’nın resmi arması ve devletlerinin uzun ömürlü olmasını anlatıyor.
Ziyaretler öncesi topoğrafya haritasından, jeolojik haritalardan ve İNSAMER’in yaptığı akademik çalışmalardan Uganda hakkında bilgiler ediniyoruz. Ayrıca Celil Özatamer Bey’in girişimleriyle Uganda Büyükelçiliğimiz ve TİKA koordinatörlüğü ile randevular alınıyor, Tanzanya’dan Uganda’ya vizeler kapıda alındığı için Uganda’ya geçişimiz kolay oluyor ve Uganda’nın Entepe Havalimanı’na iniyoruz. Havalimanından ekip arkadaşlarımızla bir miktar Uganda şilini alıyoruz. Uganda’da 1 dolar ortalama 3.700 Uganda şilini. Ekip arkadaşlarımızla telefon hattı almak istiyoruz fakat Uganda’da telefon hattı almanın zorluğunu yaşıyoruz. Hat almak için pasaportun ve yüzümüzün fotoğrafını çekiyorlar, verdikleri hattın fotoğrafını da ilişkilendirerek yazdıkları faturayı da fotoğraflayarak hattımızı takıp deniyorlar ve bir kişinin hat alması en az 25 dakika sürüyor. Telefon hattı serenatından sonra burada da Karibun Sanana selamlaması ile karşılaşıyoruz. Bizleri IHH partneri Alif Derneği Başkanı İsmail Üstün Bey karşılıyor. 1 saat süren kara yolcuğumuz boyunca İsmail Bey’den Uganda ve su kuyuları hakkında bilgi alıyoruz. Programımızda Elçiliğimiz, TİKA ve STK’lar ile görüşme olduğu için Kampala’ya gidiyoruz. Tanzanya’ya göre havası oldukça serin ve rahatlatıcı. Her bir yer yemyeşil tarım alanlarıyla dolu ve yeşilin bir çok tonunu ilk defa burada görüyorum. Caddelerde motosikletli taşımacılık hizmeti fazla ve Tanzanya’da gördüğümüz 3 tekerlekli ulaşım araçları pek görünmüyor. Otele yerleşiyoruz. Programlarımızın yoğun olması sebebiyle Türkiye’deki AID derneği başkanı Mevlid Yurtseven Bey’in tavsiyesi ile Uganda’da AID derneğinin partneri olarak faaliyetlerde bulunan Dr. Muhammed Bey ile tanışıyoruz. Çok sıcak bir karşılama ile bizleri Kampala’nın merkezinde güzel bir kafeye davet ediyor ve sohbetimize burada devam ediyoruz. Dr. Muhammed Bey, 20 yıldan beri Uganda’da ve ekibi ile bölgelerde katarakt ameliyatı gerçekleştiriyor. Uganda’nın bazı bölgelerinde çok derin kuyular olmasa da halkın ihtiyacı olan bölgelerde su kuyuları açıyorlar. Uganda hakkında bizlere doyurucu bilgiler veriyor ve geç saatlerde sohbetimizi neticelendirip bizi otele bırakıyor.
Ertesi gün yoğun görüşmelerimiz var… Uganda TİKA Koordinatörü Yahya Acu bey ile TİKA’nın faaliyetleri ve derneğimizin çalışmaları hakkında bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Bizlere Uganda’nın su ihtiyaçları hakkında bölgesel olarak bilgiler veriyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz. Uganda Büyükelçiliğimize doğru gidiyoruz. Uganda Büyükelçimiz Sn. Kerem Alp Beyefendi ile randevu saatinde görüşüyoruz. Çok sıcak ve içtenlikle bizleri karşılıyor. Derneğimizin çalışma alanlarını ve faaliyetlerini tanıtıyoruz kendilerine. Çok enerjik bir büyükelçimiz var. Uganda’da yapılması gereken su kuyusu çalışmaları ile ilgili bizlere doyurucu bilgiler veriyor ve özellikle Uganda’nın kuzeyinde içme suyuna erişim konusunda bölge halkının çok sorunlu olduğunu ifade ediyorlar ve biz de geniş katılımlı teknik heyetle tekrar Uganda’ya gelmek istediğimizi belirtince her türlü kolaylığı sağlayacaklarını ifade ediyorlar. Bizlere verdikleri bilgilerden, gösterdikleri konukseverlikten çok memnun kaldığımızı söyleyerek kendilerinden müsaade istiyor bir sonraki gelişimizde kendilerine bilgi vereceğimizi belirterek Sn. Büyükelçimizin yanından ayrılıyoruz. IHH’nın Uganda’da çalıştığı partnerlerden olan Alif Derneği sorumlusu İsmail Bey ile de geniş bir şekilde bilgi alışverişinde bulunuyoruz ve günlerdir Türk mutfağının lezzetlerine hasret kaldığımız için bizleri Hataylı iş adamların işlettiği restorana davet ediyor ve 13 günlük seyahatimizde ilk defa Türkiye de damak lezzetimize uygun olan lezzetleri Uganda da yeme fırsatı yakalıyoruz. Gecenin geç vakitlerinde otelimize geçiyoruz. Uganda’da yine gökyüzündeki yıldızlar dikkatimizi çekiyor. Gökyüzü bir kubbe gibi üstümüzü kaplıyor sanki… Işıl ışıl parıldayan yıldızlar altında küçücük bir nokta gibi hissediyor insan kendini… Burası, zamana ve doğaya teslim olurken yaratıcının ne denli büyük olduğunun anlaşıldığı yer; kara kıtanın yeşil cenneti Uganda...
Sabah erkenden İsmail Bey bizleri bölgede yapmış oldukları IHH’nın su kuyularına götürüyor. Entepe’ye 3 saatlik mesafede olan köylerde yapılan IHH kuyularını ziyaret ediyoruz. Kuyuların çalışıp çalışmadıklarını kontrol ediyoruz. Her gittiğimiz köydeki halka su kuyuları hakkında sorular sorup bilgi ediniyoruz. Tanzanya’da olduğu gibi Uganda’da da Hristiyanlar ve Müslümanlar birlikte barış içinde yaşıyor ve imrenilecek komşuluklarını gözlemliyoruz. Türkiye ve su kuyularını açan IHH hakkında bilgilerini soruyoruz fakat çok bilen çıkmıyor fakat su kuyularının Müslümanlar tarafından yapıldığını biliyorlar. Hristiyan oldukları halde kuyuyu yapanlara bolca dua ettiklerini söyleyince biz de duygulanıyoruz. Bir köyde Türkiye hakkında ne biliyorsunuz diye soruyoruz köy halkına, Galatasaray futbol takımının adını söylediklerinde gülümsüyoruz hep beraber.. İçlerinden biri President Recep Tayyip Erdogan, biz onu çok seviyoruz deyince ifadelerini duyunca gururlanmamak elde değil.. Rabbimize hamdederek birkaç kuyudan da numuneler alarak tahliller yapıyoruz ve her köyde çocuklara balonlar dağıtıyoruz. Özellikle bazı köylerde küçük çocuklara yaklaştığımızda hemen ağlayarak kaçışıyorlar, sanırım ilk defa Mzungu (beyaz adam) görüyorlar ve bizden korkuyorlar, köy halkı ile birlikte gülüşüyoruz… Elimizdeki balonları şişirip yavaş yavaş iletişim kurmaya çalışıyoruz ve görüyoruz ki balonları da ilk defa görüyorlar hele bazı çocuklar balonun şiştiğini görünce ürkerek kaçışıyor. Bazı çocuklar da balon istiyorlar ve bir balon verdiğimizde sağ ayaklarını bükerek yere doğru eğilerek teşekkür ediyorlar, biz de aynı hareketle kendilerine karşılık vererek sarılıyoruz birbirimize, içimizde tarifsiz mutluluklar ve çocukları sevindirmenin hazzı ile devam ediyoruz ziyaretlerimize. Bölge halkı su kuyusu açılmadan önce çocukların, yaşlıların ve kadınların devamlı bağırsak ve mide problemleri yaşadıklarını, köy halkının çoğu zaman ishal hastalıklarıyla karşı karşıya kaldıklarını fakat su kuyuları açıldıktan sonra sağlık sorunlarının kalmadığını söylediklerinde içimizi bir sevinç ve ferahlık kaplıyor… Türkiye halkının bağışlarıyla açılan su kuyularına Müslüman-Hristiyan herkesin dua etmesi, suyun ne kadar önemli ve değerli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Zamanımızda stratejistlerden çokça duyduğumuz su savaşları öngörüleri kültürel olarak Tanzanya’da ve Uganda’da pek görülmüyor. IHH ve Türk STK’ların içme suyuna erişimde sorunlu olan bölgelerde su savaşına değil de su barışına hizmet ettiklerini görmek gururlandırıyor bizleri…
Yolumuz uzun, bir an önce kuyu malzemelerinin maliyet analizleri yapabilmemiz için bölgede kuyu malzemesi satan esnaflardan fiyatlar alıyoruz. Uganda’da ürünlerin menşeleri yine Çin ve Hindistan… Bölgedeki eksiklikleri tespit etmişler ancak ticari olarak etkinlik göstermelerine rağmen köylerde Çinli ve Hindistanlıların açtıkları kuyulara rastlamıyoruz maalesef... Birçok esnaftan fiyat alıyoruz, Türkiye’ye döndüğümüzde yapacağımız fizibilite çalışmalarının hazırlıklarını yapıyoruz.
Tanzanya ve Uganda özelinde oldukça iyi bilgiler topluyor ve güzel hatıralar biriktiriyoruz.
“Zaman az, vakit yok, yapacak iş çok” diyerek heybemize yüklendiğimiz sorumluluklarla İstanbul’a dönüş hazırlıklarına başlıyoruz. Taşınacak suyu göstermesi duasıyla Rabbimize sığınıyor, daha kalabalık bir teknik heyet ile Uganda’nın kuzey bölgelerinde halkın içilebilir su imkanlarına kavuşabilmesi ve projelendirilmiş fizibilite çalışmaları için, günceye bir şiir bırakarak, siyah gözlü güzel insanlar ülkesine geri dönmek üzere ana vatanımıza hareket ediyoruz.
bir gün
tek tek çoğalacak iyilikler
umut yeşerecek
toprağın en derininden
o gün
sen gül diye
öpecek bir damla su
o siyah gözlerinden
H. Ali Aydın
yirmisekizşubatikibinyirmi