Blog

Tanzanya; gülüşü güzel insanlar ülkesi
Tanzanya; gülüşü güzel insanlar ülkesi

Tanzanya ve Uganda ziyaretlerimizin tarihleri belli olunca yol arkadaşlarımızla beraber ülkeler ile ilgili topoğrafya, jeolojik bulgular, yer altı su haritaları konusunda tüm arşivleri tarıyor ve bilgi dokümanları hazırlıyoruz.

Yol arkadaşlarımızla, ziyaretlerimiz öncesinde Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğünde sarı humma aşısı oluyor, gerekli olan ilaçları ve spreyleri alıyoruz. Ziyaret öncesi tüm hazırlıkları mihmandarımız olan IHH Su Kuyusu Koordinatörü Celil Özatamer Bey, büyük bir özveri ile yapıyor. Biletlerimiz alınıyor ve yolculuk hazırlıklarımız başlıyor. İletişim kanallarımızla ve tüm ilgililerle istişarelerde bulunmak, bölgeler ile ilgili bilgi almak için büyükelçiliklerimizden, TİKA yöneticilerinden ve yerel STK’lardan randevular alınıyor.

 

Ve gün geliyor, sevgililer sevgilisinin yolculuğa başlarken yaptığı duaları bizler de 14 Şubat 2020 günü , yolculuk başlarken yapıyoruz. “Rabbimiz, senden bu yolculuğumuzda iyilik, takva ve razı olacağın ameller dileriz.”

“Suyun, ateşin, havanın, toprağın ve tüm alemlerin Rabbi olan Allah’ım, kurak bölgelerde suya hasret gönüllere sakalık vazifesini bizlere bahşettiğin için sana sonsuz şükürler olsun. Rabbimiz, bizlere taşınacak suyu göster, doğru suyu doğru kişilere taşıyacak güç ve hikmet ver, bizi adaletten ayırma, bizlere hayırlı ve doğru kararlar almayı, iyi insanlarla beraber olmayı bahşet.”

Bu dua ile başladığımız seyahatimizin ilk durağı Tanganyika ila Zengibar’ın 1964 yılında birleşmesiyle adını alan Tanzanya ülkesi…

Başkenti Dodoma, Afrika’nın en büyük dağı Kilimanjaro, Afrika’nın en büyük gölü Viktorya, hep söylenegelen, tertemiz sahilleri ile en güzel balayı adası Zanzibar, aşırı bunaltıcı sıcaklıklar ve kurak mevsimler sebebiyle su kaynaklarına ulaşımın zorluğu, İngiliz sömürgesi olması... Bunlar aklımıza ilk gelenler…


945 bin km² yüz ölçümlü ve 40 milyon nüfuslu, Hint Okyanusu’na kıyısı olan Doğu Afrika ülkesi Tanzanya’nın kuzeyinde Kenya ve Uganda, kuzeybatısında Ruanda ve Burundi, batısında Zambiya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti var, güneyinde ise Malavi ve Mozambik yer alıyor, ünlü Viktorya Gölü ise Uganda ile Tanzanya arasında yer almakta. Viktorya Gölü tatlı su kaynağına sahip ve Beyaz Nil’i desteklemekte…

Bir toplumu toplum yapan en önemli unsur bayrağı ve bayrağına yüklenen anlamdır. Bayrak, her ülkenin ulusal kimliğini temsil eder. Kullanılan şekiller ve renkler ülkelerin tarihinde çok önemli mesajlar içerir. Tanzanya bayrağının anlamını araştırıyoruz. Üstünde ve altında sarı ince çizgilerle siyah bir şerit, sağ üst köşeden sol alt köşeye inmekte, sol üstte yeşil, sağ altta mavi iki üçgen olduğunu görüyoruz. Yeşil şerit tarım ve toprağın bereketini, siyah şerit Tanzanya’nın halkını, mavi şerit Tanzanya’nın doğu kıyı şeridini ve Hint Okyanusu’nu, sarı şerit ise ülkenin mineral zenginliğini temsil etmekte…

Saat gecenin 4’ü… Darüsselam Havalimanı’na iniyoruz, aşırı nemli basık havaya rağmen yüzlerinden tebessüm ve gülücükler eksik olmayan güzel insanların Karibun Sanana selamlamalarıyla karşılanmamız gönüllerimizi rahatlatıyor. Ekibimizi IHH’nın partner kuruluşlarından EGG’nin (Education Gauge for Growth ) sempatik başkanı Jumanna Juma Mpinga ile Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İnşaat Fakültesinden mezun Waziri Abtwalip Kisuse karşılıyor. Eskişehirli olmam sebebiyle güler yüzü ve güleç sesi ile Waziri’yi çok seviyorum ve ziyaretimiz boyunca kendisine “hemşehrim!” diye sesleniyorum. Ekip arkadaşlarımızla beraber yeni telefon hatları ve harcamalarımız için bir miktar Tanzanya şilini alıyoruz. 1 dolar 2300 Tanzanya şilinine eşit. Çantamızdan çıkardığımız bazı poşetleri elimize aldığımızda Waziri, Tanzanya’da poşet kullanımının yasak olduğunu ve poşetteki malzemelerimizin uçağa alınamayacağını söylüyor ve uyarıyor bizleri… Türkiye’de bile poşetlerin kullanılmaması yönünde yapılan çalışmalara karşın Tanzanya’da poşet kullanımının yasak olması ve her ürün için bez torbalar kullanılması çok dikkatimizi çekiyor ve şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Poşetleri tekrar çantalarımıza yerleştiriyoruz ve iç hat uçuşu ile başkent Dodoma’ya uçuyoruz. Dodoma’ya iner inmez ise kiralanan bir araç ile 5 saat mesafedeki Singida bölgesinde bir otele yerleşiyoruz.

Gideceğimiz bölgelerin uzak olması sebebiyle sabah erkenden uyanıyor ve saat 7.30’da yola çıkıyoruz. Yollarda çokça motosiklet ve Bajaji dedikleri 3 tekerlekli yolcu kabini kapalı araçlarla yolcu taşımacılığı yapıyorlar. Ayrıca yol kenarlarında Dala Dala dedikleri minibüsler var ve oldukça kalabalık yolcu taşımacılığı yapılıyor. Kara yolu ile gidişimiz toprak ve tümsekli yollar sebebiyle oldukça zorlaşıyor. Ekip arkadaşlarımızdan Ahmet Fazıl Ay Bey’in “Tüm iç organlarımız yer değiştirdi.” sözleriyle gülüşüyoruz. Güç koşullarda, bol tümsekli ve çukurlu yollardan geçerek IHH’nın partneri EGG’nin yaptığı kuyuyu denetlemeye gidiyoruz. Köylerden geçerken tüm alanların yeşil olması ilgimizi çekiyor ve ziyaret bitene kadar hemşehrim Waziri, özellikle aralık, ocak ve şubat aylarının en fazla yağmurun aldığı dönemler olduğunu, şubat ayı bittikten sonra yağmurların kesildiğini ve yeşil gibi görünen tüm coğrafyanın kuraklık yaşadığının bilgisini veriyor. Köylerden geçerken seyrek de olsa bazı toprak evlerinin çatılarının alüminyum saclardan ve yüksek şekilde yapılmasının sebebini soruyoruz; köyde bir güç ve statü farkını belirtmek için böyle yapıldığını söylüyor... Köy girişlerinde en çok da motosikletlerin başında oturan gençler ve yol kenarlarında ayaklarında terlik ya da ayakkabı olmayan ve bunaltıcı sıcağa rağmen okul üniformalarının üstüne kazak giyip yürüyen çocuklar, bisikletlerine sarı su kaplarını bağlamış gençler ve ara ara yol kenarlarında başlarında su kaplarını taşıyan kadınları ve kız çocuklarını görüyoruz. Uzun bir kara yolu yolculuğundan sonra 2 yıl önce IHH’nın su kuyusu açtığı Kiganka köyüne geliyoruz. EGG’nin kuyuyu açtıktan sonra 8 bölgeye suyu cazibesiyle akıtıp çeşme yapıldığını yerlerinde görüyor, hem EGG’yi tebrik ediyor hem de bu başarılı çalışmaya fırsat verdikleri için IHH’ya teşekkür ediyoruz.

Köy halkının yüzündeki gülümsemeleri ve hoş geldiniz dercesine el kaldırmalarını cevap olarak bizlerde onları selamlıyoruz. Köydeki çeşmelerden birisinin kilisenin yakınına yapılması bizleri oldukça memnun ediyor. Biliyoruz ki su hizmetlerinin dini tercihi olamaz, olmamalıdır. Zira Tanzanya’da köylerde yaşayan halklar iç içe, hiç kimse kimsenin dini inançlarını sorgulamıyor ve birbirlerinin tercihlerine saygı duyarak birlikte yaşıyor, birbirlerinin komşuluk hukukuna saygı gösteriyorlar. Cami ve kiliselerin birbirlerine yakın olması ve insanların barış içinde yaşamaları bizleri memnun ediyor. Köy halkına kuyuyu ve çeşmeleri kimlerin yaptığını soruyoruz. Türkiye’nin adını kısmen bilseler de, “Müslümanlar yaptı, onlara dua ediyoruz.” sözlerini duyunca içimizi tarifi imkansız mutluluklar kaplıyor ve Rabbimize şükrederken IHH’ya da dünyanın kara Afrikası'nda din,dil ,ırk ayırmadan yaptığı hizmetler için teşekkür ediyoruz. İyi ki varsın yardımsever Türk halkı, iyi ki varsın IHH ve iyi ki varsınız Türk STK’ları…

Kuyuların ne zaman açıldığını köy halkına soruyoruz. Kuyu açılmadan önce elle açılan, 3 km ötedeki kuyulardan su aldıklarını ve devamlı ishal, kolera ve bağırsak hastalıklarına yakalandıklarını fakat kuyular açıldıktan sonra hastalıklarının azaldığını ve kuyu açtıran kişilere dua ettiklerini duydukça sevincimiz ve mutluluğumuz artıyor. Suyun içilebilir olduğunu tespit etmek için kuyudan su numunesi alıyoruz ve Türkiye’deki yönetim ekibimizde bulunan Sevgi Biber Hanım’ın derneğimize hediye ettiği su tahlil kitleri ile tahlil yapıyoruz. Suyun pH, iletkenlik ve TDS oranlarına bakıyoruz. Ayrıca demir, mangan, amonyum ve sülfat testleri yapıyoruz. Değerlerin Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği sınırların içinde olduğunu görünce gönüllerimizde bir ferahlama oluyor, köy halkına sularını rahatlıkla içebileceklerinin bilgisini veriyoruz ve meraklı gözlerle bizleri izleyen çocuklara balonlar dağıtıp birbirimize sarılarak ayrılmak zorunda kalıyor, huzur içinde açılacak başka kuyulara doğru yol alıyoruz.

Yeni açılacak kuyuların fizibilite raporunun sağlam verilerle çalışılması için bölgeden kiraladığımız rezistivite aletini de yanımızda götürüyoruz. Ekip arkadaşlarımızdan Jeoloji mühendisi Ahmet Fazlı Ay Bey ile bölgenin jeolojik bulgularını konuşuyoruz. Mbelekese köyünde belirlenen noktaya vardığımızda jeofizik etüt yapmak için rezistivite aletini yerleştiriyor ve çıkan sonuçları değerlendiriyoruz… Belirlenen nokta köydeki en iyi nokta ve yer altından alınacak suyun debi olarak en uygun yeri. Sondaj yapıldıktan sonra çeşme olarak belirlenen noktaların da yer tespitini yapıyoruz. Köy okulunun hemen yanında yapılacak kuyudan 12 noktaya çeşme yapılacağının bilgisini verince köy muhtarlığında çalışan kadının ve okul yöneticilerinin memnuniyeti ve sabırsızlıkları gözlerinden okunuyor ve Türk halkına teşekkür ediyorlar. Gönlümüz ferahlamış bir şekilde projenin gerçekleşmesi onayını vererek Iporyo köyüne doğru yol alıyoruz. Gittiğimiz ve projelendirdiğimiz hiçbir köyde maalesef hiç kuyu yok ve yıllar önce elle açılmış, bizim temizlikte bile kullanamayacağımız sular var, halk da bu suları içmek zorunda kalıyor. Dernekte ekip arkadaşlarımızla yaptığımız, çalışma ilkelerimizden en önemlisi jeolojik bulgularla jeofizik etüt çalışmasından edindiğimiz bilgiler ve dokümanlarla noktalar belirlenip sondaj çalışmasına başlanmalı şeklindeki öngörümüzün, IHH’nın çalışmalarında gerçekleştirilmesi bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Köyün en yüksek bölgesinde 8 noktaya borular döşeyerek çeşmelerle dağıtımlı projelerin yüzde yüz doğru tespit edilebildiğini görünce IHH’nın partner kuruluşunu tebrik ediyor ve köydeki çocukların sevinçlerine ortak oluyoruz.

Tüm yol boyunca geçtiğimiz köylerin tarım alanlarında çok sık bir şekilde mısır ve patates tarlalarına rastlıyoruz. Ana yol kenarlarında ateşte mısır közleyen gençler ve kadınlar var, canımız közlenmiş mısır çekiyor ve yolda duruyoruz fakat aldığımız mısırların çok sert olduğunu ve pek lezzeti olmadığını tadınca anlıyoruz. Yol kenarlarında ayrıca çokça da ananas, muz, Hindistan cevizi ve mango satan satıcılara rastlıyoruz. Mango ve ananasların lezzet ve tatları bizleri cezbediyor. Ayrıca yol kenarlarında kuruyemiş olarak kaju ve küçük yer fıstığı satanlara da rastlıyoruz.

Ertesi gün Tanzanya Su Bakanlığı Ruwasa Kırsal Bölgeleri Su Temini ve Sanitasyon Kurumu Genel Müdürü Clement Kıvegalo ve çalışma arkadaşları ile birlikte Dodoma’da bir tanışma ve çalışma toplantısı düzenliyoruz. Kurumlarımızı tanıttıktan sonra bölgede nasıl bir iş birliği içinde çalışma yapmamız gerektiği ile ilgili fikir alışverişinde bulunuyoruz, özellikle Tanzaya’nın en kurak bölgelerinden Singida’ya dair çalışma ve protokol hazırlığı yapılması hususunda görüş birliğine varıyoruz. Kurumun tüm yöneticileri ile projelerimizi sahada ortak şekilde gerçekleştirmenin zeminini konuşuyoruz. İyi niyet dileklerimizi birbirimize sunarak ayrılıyoruz. Derneğimiz tarafından açılacak kuyuların daha uzun ömürlü olması ve maliyetlerin daha az olması için bölgelerden edindiğimiz tecrübeler ve kullanılan malzemelerin maliyetini öğrenmek için Dodoma’da fiyat araştırması yaparak tüm kullanılan malzemelerin toptan fiyatlarını alıyoruz. İstanbul’da yapacağımız fizibilite çalışmalarımızda değerlendirmek için fiyatını almadığımız ürün kalmıyor. Tanzanya’da su kuyusu malzemelerinin satıldığı dükkanlarda en çok Hindistan ve Çin menşeli ürünler olduğunu görünce üzülmemek elde değil. Zira tüm Afrika'da Türk STK'ları büyük özveriyle su kuyusu açmış olmalarına rağmen Türk ürünlerinin bölgede satılmaması bizleri oldukça düşündürüyor ve bu ülkelerde yerli ve milli Türk ürünleri kullanılması gerektiğini ekip arkadaşlarımızla görüşüyoruz.

İstanbul’da alınan randevularımıza gitmek ve resmi görüşmeler yapmak için Dodoma’dan Darüsselam’a iç hat uçuşu gerçekleştiriyoruz. Tanzanya Büyükelçimiz Sayın Ali Davutoğlu Beyefendi ve eşleri Yeşim Meço Davutoğlu Hanımefendi, ekibimize kahvaltı ikramında bulunarak bizleri onurlandırıyor, kendilerinin su kuyusu çalışmaları ile ilgili önerilerini alıyoruz. Özellikle Yeşim Hanım’ın Tanzanya’da su kuyusu çalışmalarına katkılarına, albino çocuklara yaptığı hizmetlere ve büyükelçiliğe gelen ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını tespit edip kendilerine hediyeler vermelerine şahit oluyoruz. Yeşim Hanım’ın yaptığı hizmetler bizleri de heyecanlandırıyor ve Türkiye’nin adının duyurulmasında yaptıkları hizmetlerden dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz, derneğimizin ilkeleri ve çalışma alanları ile ilgili Büyükelçimiz ve eşlerine bilgiler veriyoruz. Kendilerine nazik kahvaltı ikramları için de teşekkür ediyor ve müsaade isteyerek ayrılıyoruz dünyanın bir ucundaki kendi topraklarımızdan…

TİKA Tanzanya Koordinatörü Halil İbrahim Okur Bey’i makamında ziyaret ediyor, bölgenin yapısı ile ilgili bilgiler alıyoruz. Aynı gün bölgede çok hayırlı çalışmalar yapan Hüdayi Vakfı sorumlusu Musab Demirlenk’ten bölgedeki su kuyusu çalışmaları hakkında bilgiler alıyoruz ve fikir alışverişinde bulunuyoruz.

Dodoma, Singida ve Darüsselam’da kaldığımız günler boyunca kaldığımız otelde kahvaltılarımızı yapıyoruz fakat yemek kültürleri bizim damak tadımıza pek uymuyor. Sabah kahvaltılarında kuru fasulye yemeğini her yerde görüyoruz. Kahvaltı büfesinde haşlanmış sebzeler, yumurtalar var ve ananas ile karpuz hiç eksik olmuyor. Bizler de Türkiye’den getirdiğimiz beyaz peynir, zeytin, kaşar peyniri ile beraber yumurta ve meyvelerden alarak kahvaltımızı yapıyoruz. Akşam yemeklerinde ise hangi restorana gidersek gidelim kesinlikle 1.5 saatten önce siparişlerimiz masaya gelmiyor, et ve tavuk kızartmaları görüntü olarak çok güzel olsa da aşırı sert olmaları sebebiyle yiyemiyoruz. Mutfak çalışanları ile garsonların aşırı rahat hareket etmelerini garipsiyoruz biraz. Sokakta insanların sigara içmemeleri ve yerlere tükürmemeleri de bir o kadar ilgimizi çekiyor. Yollarda İstanbul’dakinden daha fazla kalabalık trafik olması ve trafikte şoförlerin yayalara yol vermesi, korna seslerinin olmaması ve birbirleriyle kavga eden insanları görmememiz Tanzanya ya dair olumlu kanaatler taşımamıza vesile oluyor... Dünyanın en fakir ülkelerinden birisi olmasına rağmen yeme, içme, giyim, elektronik eşyalar oldukça pahalı. Havaların nemli ve sıcak olması bizleri oldukça zorlasa da, gece yolculuklarımızda gökyüzü o kadar parlak ve yıldızlar o kadar yakın ki sanki elinizi uzatsanız dokunacaksınız, Türkiye’de çocukluğumu yaşadığım dönemleri hatırlatıyor bana, temiz berrak gökyüzü, tarifi imkansız bir sükunet…

Ertesi gün,Tanzanya’nın en kurak bölgelerinden Tanga’ya hareket ediyoruz. Tüm yol boyunca Tanzanyalı polisler aracımızı sık sık durdurarak ruhsat ve kimlik kontrolü yapıyorlar. Hem şehirlerin içinde hem de şehirler arasında trafik ekiplerinin sık denetimleri dikkatimizden kaçmıyor. 8 saat süren kara yolculuğumuzdan sonra Tanga’da Islamic Help Foundation yetkilileri karşılıyor bizleri, kendilerinden Tanga’daki su kuyusu çalışmaları ile ilgili bilgiler alıyoruz. Ertesi gün Tanga’da bizler için yapacakları su kuyusu sondaj çalışmasını ve makine parkurunu görmek için ayrılıyoruz.

Sabah erkenden su kuyusu açılacak köye gidip çalışmaları izlemeye başlıyoruz. Hangi araçla hangi ürünleri sondajda kullanıyorlar, yakinen görme fırsatı yakalıyoruz. Çalışma ve su çıkarma işlemi saat 3’e kadar uzuyor. Bu arada sondaj çalışması devam ederken ekibimizde yer alan ve İstanbul’da büyük sondaj çalışmaları yapan İbrahim Girgin Bey de sondaj çalışmalarının nasıl olması gerektiği ile ilgili bizlere aydınlatıcı bilgiler veriyor ve bazı maliyet azaltıcı tedbirleri anlatıyor.

Sondaj çalışmaları devam ederken köy halkının su aldığı kuyuyu yerinde görüyor ve bu suları içen halkın sağlık sorunlarına nasıl çözüm bulduğunu merak ediyoruz. Sorduğumuzda devamlı ishal problemleri ile karşılaştıklarını, bağırsak, mide ve böbrek sorunları yaşadıklarını anlatıyorlar ve açılacak kuyudan su almayı beklediklerini söylüyorlar. Bizler de aynı zamanda köy çocuklarına hediyeler dağıtıyor, onlarla top oynuyor ve seksek oyununu öğretmeye çalışıyoruz. Çocuklarla bol bol eğleniyor ve çokça da gülüşüyoruz.

Köyde her yerde tavuklar var. Çocuklardan tavukların isimlerinin “kuku” olduğunu öğrenince tavuk taklidi yaparak “kuukuu” diye garip sesler çıkardığımızda çocuklarla gülüşüyor, eğleniyor fakat biraz da duygusallaşıyoruz. O kara gözlü, yokluk ve kuraklıkla mücadelede bile gülebilen, mutlu kalabilen kocaman yürekli güzel çocuklar… Hiç unutamayacağımız güzel anılar yaşatıyorlar bizlere.

Saat 15.00 gibi sondaj çalışması bittiğinde ve su, kuyudan yukarılara doğru çıktığında çocuk ve kadınlarla beraber sevinç çığlıkları atarken şükrediyoruz Rabbimize, taşınacak suyu gösterdiği bu imkanı bizlere sunduğu için…

Tanzanya’da son günümüzde Islamic Help kuruluşu yetkilisi Amjad Bey ile birlikte ve Tanzanya Lushoto milletvekili Abdallah Rashid Sengezi ve ekip arkadaşları ile birlikte Lushoto’daki 3 ayrı baraj bölgesinde incelemelerde bulunuyoruz. Bu barajlardan su alınarak köylere su taşınması ve sulama projeleri ile ilgili ekip arkadaşlarımızla beraber fizibilite çalışmasında bulunuyoruz. Bu barajların bazılarından hem içme ve kullanma suyu elde etme hem de tarım alanlarının sulanması projesi çalışılmasına katkı sunabileceğimizi söylüyoruz. Bizleri ağırlamaktan memnun olduklarını ve Tanzanya’ya yardım için gelen tüm Türkleri, Osmanlı'nın torunları olarak gördüklerini duygulanarak söylemeleri bizleri de heyecanlandırıyor…

Tanzanya’da fizibilite yaptığımız bölgelerden notlarımızı alıyor en yakın zamanda proje çalışmalarımızı uygulamak için ayrılma vaktimiz geliyor ve Rabbimize sonsuz şükürler ederek 24 Şubat 2020 tarihinde Uganda yolculuğumuza başlıyoruz.

Besmele, hamdele ve salvele ile başladığımız ilk ziyaretimizi , İsmet Özel’in kaleme aldığı “Münacaat’ımızı” okuyarak tamamlıyoruz :

“Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?”

H. Ali Aydın

yirmibeşşubatikibinyirmi